Fotoğraf Sanatında Kompozisyon

Fotoğraf Sanatı Eserlerinin Öge, İlke ve İçerik Açısından İncelenmesi

Fotoğrafı oluşturan ögelerin çerçeve içindeki yeri, büyüklüğü, hareketi, birbiriyle olan ilişkisi, anlatımı etkili hâle getirdiği söylenir. Fotoğrafta kompozisyon bir amaç değildir. Fakat kişinin anlatımını doğru yapabilmesi için önemli bir araç olduğu vurgulanır. İyi bir kompozisyon için kesin kurallar yoktur. Kompozisyonu oluşturan ögelerin yerleştirilmesinde uyumsuzluk varsa görsel etkiyi zayıflatır. Oysa iyi bir seçimin, dengeli bir kompozisyonun fotoğrafın anlatım gücünü artırarak akılda kalmasını sağladığı belirtilir. Etkili bir kompozisyon oluşturabilmek için kompozisyon ögelerinden yararlanmak gerekir.

Kompozisyon İlkeleri:

Belirginlik:

Fotoğraf için en önemli ögelerden biri belirginliktir. Fotoğraf ile verilmek istenen mesajın izleyici tarafından anlaşılması için çekilen fotoğrafta ifadeyi sağlayan görüntünün belirgin olmasının önemli olduğu ifade edilir. Yeterince belirgin olmayan bir fotoğraf, izleyicide farklı düşünceler oluşturur. Bu durum ise izleyicide fotoğrafın etkili iletişim aracı olma özelliğini kaybettirir. Fotoğrafta belirginliği artırmak için zaman zaman alan derinliği azaltılarak arka plan flulaştırılır. Bu durum konunun ön plana çıkmasını sağlar.

Sadelik:

Fotoğraf karesinde olmasını istemediğimiz ögelerin temizlenmesi ya da konu içindeki etkisinin azaltılması, kompozisyonun sadeleştirme işlemidir. Fotoğrafçının ayıklama işlemini gerçekleştirebilmek için çekim noktasını değiştirilebildiği gibi alan derinliğinin etkisini de kullanılabileceği vurgulanır. Bir fotoğrafta, ana ögenin yanında birçok yan öge de bulunur. Fotoğraf makinesi, gördüğünü film veya dijital ortama aktardığından, ana konuyu destekleyen ögelerin dışında kalan ögelerin kompozisyondan çıkarılması gerekmektedir. Bu sisteme ayıklayıcı yöntem adı verilir.

Ritim:

Ritmin fotoğrafa konu olarak seçilen objeyi birden çok sayıda kullanmak olduğu belirtilir. Ritmi oluşturan objelerin düzenli tekrarı, düzensiz tekrarından daha güçlü etki oluşturduğu vurgulanır. Yoldaki yol çizgileri, sıralı ağaç kümeleri, arabalar, elektrik direkleri vb. örnek olarak verilebilir. Ritim görüntüye zenginlik katmakla beraber aynı zamanda yön gösterme işlevi de görür. Ritim Bozukluğu: Benzer ögelerin eşitsiz aralıklarla sıra oluşturma durumudur. Ritimden söz edebilmek için en az üç benzer ögenin iki eşit aralıkla sıralanmış olması gerekir.

Uyum:

Birden fazla ögenin birbirini hareket, biçim, renk ve ton değerleri bakımından desteklemesi anlatımı güçlendirir. Ritim ve uyum birlikte kullanılabilir. Harekette uyum, ögelerin aynı tarafa yönelmesi ya da duran nesnelerin aynı tarafa yönelişiyle sağlanır. Küçüklü büyüklü benzer biçimlerin arasında biçim uyumu olmalıdır. Renk skalasında bulunan komşu renkler arasındaki uyum, anlatımı zenginleştirir. Örneğin yeşil renkle birlikte mor ve mavi renklerin kullanılması renk uyumunu sağlar.

Kontrast (Zıtlık):

Fotoğrafta yer alan ögelerin ışık, renk, biçim bakımından karşıt bir anlam ifade edecek şekilde yer almasıdır. Örneğin, bir insanın boyunun çok uzun olduğunu göstermek için yanına normal veya kısa boylu bir insanın görüntüsü getirilerek sağlanabilir. Farklı yönlere giden iki kişinin görüntüsünün harekette kontrast oluşturduğu ifade edilir. Renkler ve tonlarla da kontrast elde edilebilir. Bazı kompozisyonlarda birbirine zıt renklerin kullanılması en belirgin kontrastı oluştururken ara tonların ve renklerin kullanılmaması dereceli bir kontrast oluşumunu sağlar. Özellikle sıcak ve soğuk renklerin birlikte kullanılması fotoğrafa ayrı bir anlam katar. Yoğun kontrast fotoğrafı belirginleştirmekten çok konunun ve ilginin bölünmesine ve dağılmasına yol açar.

Işık:

Fotoğraflanan bir konunun belirginleştirilmesinde en etkili aracın ışık olduğu belirtilir. Işığın güneşten gelen açısının her mevsim ve günün her saati farklılık gösterdiği vurgulanır. Fotoğraf çekimine başlamadan önce; çekim yapılacak ortamın ışığı, çekim zamanı, yerin özellikleri, ışık kaynakları ve konuyu aydınlatan ışığın özellikleri önceden bilinmelidir. Güzel bir fotoğraf çekmenin temel kuralı fotoğrafı çekilecek konunun ışığının doğru tanımlanması ve fotoğraf çekiminin ışık koşullarına göre yapılmasıdır. Hareket edemeyen ve yapay ışıkla aydınlatılamayacak kadar büyük konulu bir fotoğraf çekilecekse (bir binanın, bir tarihî eserin) güneş ışınlarının en uygun geldiği saat veya mevsim beklenmelidir.

Fotoğrafçı böyle bir fotoğrafın herhangi bir anda değil sadece belli bir anda çekilebileceğini bilir. Konuda öne çıkması istenen noktaların diğer bölgelere göre daha aydınlık olması ya da istenmeyen görüntülerin fotoğraf karesinin dışına atılması için bu bölgelerin çok aydınlık ya da karanlık olmaları fotoğrafta konunun belirginliğini artırır. Işığın, konunun belirginleşmesini sağlayan bir araç olmasının yanında alan derinliği etkisini de sağlayan en önemli araç olduğu ifade edilir. Sıcak ve soğuk renklerin birlikte kullanılması da alan derinliği etkisi oluşturur. Işık; doğrudan, dolaylı, cephe ışığı (gölgeleri yok ederek yüzeysel bir etki oluşturur ve aydınlanan nesne düz görülür), tepeden gelen ışık (kütlenin ağırlığını ve yer çekimini vurgular), ters ışık (kütlenin biçimini ortaya çıkarır), yan ışık (ışık- gölge yardımıyla dokuyu ortaya çıkartarak derinlik izlenimi verir) olarak ele alınabilir. Ayrıca geliş açılarına ya da doğal nedenlere (deniz kenarı, yüksek yerler, yağmur, kar) göre ışığın durumu da değişir. Işık, fotoğrafın oluşumunda rol oynamaz aynı zamanda sanatsal bağlamda da belirleyici olur. Kullanılan ışık şeklinin fotoğrafın estetik değerinde etkili olduğu vurgulanır.

Perspektif:

Bize yakın varlıkların büyük, uzak varlıkların küçük görünmesi olayına perspektif denir. Örneğin, tren raylarına baktığımızda bu rayların belli bir mesafeden sonra birbirine birleşiyormuş gibi görünmelerine rağmen herkes bu rayların birleşmediğini bilir. Fotoğrafta perspektif, konuda istenilen bölgelerin daha belirgin olarak vurgulanması için kullanılan yöntemlerden birisidir. Bazı ögelerin vurgulanması için perspektif etkisinden yararlanılır. 10-15 katlı iki binanın arasına girerek yerden gökyüzüne doğru çekilen bir fotoğrafta binalar gökyüzünde birleşiyormuş etkisi yaratılabilir. Bazen geniş açılı bir objektif kullanılarak perspektif etkisi artırılır, bazen tele objektif kullanılarak nesneler arasında, uzaklıklarına bağlı olarak ortaya çıkacak olan büyüklük etkileri azaltılarak yığılma etkisi oluşturulabilir.

Keskinlik:

Fotoğrafta keskinlik çeşitli sebeplere bağlıdır. Bu sebeplerden bazıları aşağıda belirtilmiştir.

a) Netleme Olayına Bağlı Keskinlik: Belirginlik kazandırılmak istenen konu üzerine belirgin bir netlik yapılır. Arka planlar netsiz alanda bırakılır. Fotoğraf izleyen kişi doğrudan, detay görebildiği konunun görüntüsüne dikkatini yoğunlaştırır. Çünkü vurgulanmak istenen konu nettir, istenmeyen diğer ikinci derece görüntüler netlik dışında bırakılır.

b) Gelen Işığın Türüne Bağlı Keskinlik: Bir fotoğrafta kontrastın yoğun olması keskinliği artırır. Bir portre fotoğrafı çekerken kişiyi olduğundan yaşlı göstermek için cephe ışığı kullanılırken daha genç göstermek için yumuşak ışık (yanal ışık) kullanılabilir.

Doku:

Işığın konuya eğik geldiği hâllerde belirginleşen bir vurgulama ögesidir. Dokuda ışığın geliş yönü, konunun yapısal özelliklerini ortaya çıkartmak için önemli bir unsurdur. Örneğin girintili çıkıntılı bir yüzey, dik gelen ışık altında detayları fark edilmeyen, boş bir alan olarak görülür. Belli bir çerçeve içerisindeki yüzeyin parçalanmasında belli bazı oranların (altın kesim oranı) kullanılması görüntünün daha ilgi çekici olmasını sağlamaktadır. Bu bölme işlemi anlatımı zenginleştirir, konuyu ön plana çıkartır. Bu yöntemin yüzeye doku kazandırma veya doku araştırma çalışması da olduğu söylenebilir.

Hız Hareket ve Zamanlama:

Hareket zaman içine yayılmış bir durumdur. Zaman boyutu olmayan fotoğrafta belli işlemlerle hareket izlenimi kazandırılabilir. Örneğin, fotoğrafta bir insanın hareketli olduğu çok kısa pozlama süresi ile ancak vücudunun almış olduğu pozisyonla gösterilebilir  Net bir fotoğrafta bir atın koştuğu dört ayağının da yerden kesilmiş hâli ile gösterilebilir. Bu tür görüntüler hareketin bir ifadesi olmakla birlikte hareket hissini veremezler. Poz süresini uzatarak hareketli konunun fotoğrafı çizmesi sağlanır. Konunun sabit kısımları net, hareketli kısımları ise belli belirsiz çizgilerden oluşacaktır. Bu durum fotoğrafa hareket hissi sağlayacaktır. Hareketin çizgisel olarak gösterilmediği hareketli konunun görüntüsünün dondurulduğu fotoğraflarda zamanlama yani deklanşöre basılan anın çok önemli olduğu belirtilir.

Bütünlük:

Ayıklama da diyebileceğimiz bütünlük, aslında çekim yapmadan önce yapmamız gereken ilk basamaktır. Fotoğrafın daha etkili, anlatım gücünün daha kuvvetli olması için hedef dışında kalan diğer bütün görüntülerden ayıklanması gerekir. Fotoğraftaki ilgi merkezine dikkat çekmenin yolları araştırılmalıdır. Bunun bir yolu, konuyu dikkati dağıtmadan ortaya çıkaracak bir fon seçmektir. Fotoğrafta öyle bir kompozisyon yaratılmalıdır ki fotoğrafın çekim nedeni açık olarak görülsün ve görüntüye giren tüm nesneler ilgi merkezi olarak seçilen konuyu tamamlasın. Fotoğrafı sadeleştirmek ve ilgi merkezini güçlendirmek için sade bir fon seçmelidir. Konuya odaklanarak çekim yapılmalıdır.

Denge:

Fotoğrafta denge ögesi; kompozisyonun en önemli belirleyicilerinden biridir. Dengenin birbirini tamamlayan şekil, renk ya da aydınlık veya karanlık alanların göze hoş görünecek şekilde düzenlenmesi olduğu söylenir. Örneğin, fotoğrafın merkezine uzaklıkları ve büyüklükleri aynı iki ögeden birinin rengi ve tonu, fotoğraf karesinin rengi ve tonuna yakın, diğeri de zıt renkte oluşmuş bir fotoğrafta denge bozulmuş demektir. Böyle durumlarda, genelde zıt renkte olan ögeyi merkeze yaklaştırarak dengenin sağlanabileceği belirtilir.



Bir yanıt yazın